Fuhuş Suçu

Yazı İçeriği

Giriş

 

            Fuhuş suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun  “Topluma karşı suçlar” başlıklı  üçüncü kısmının “ Genel ahlaka karşı suçlar” başlıklı 7. Bölümünde ,227. maddede 8 fıkra halinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Fuhuş fiilleri sosyolojik, iktisadi ve hukuki açıdan değerlendirilmesi gereken, kişiler ve toplum sağlığı açısından önemli tehlikeler barındıran, özellikle yaşadığımız coğrafya sebebiyle çokça rastladığımız fillerdir. Fuhuş ile mücadele günümüzde gerek devletlerarası gerekse devlet dışı uluslararası kuruluşların katkıları ile yoğun şekilde sürdürülmektedir. Ancak iktisadi açıdan kolay bir yön olarak görünmesi fuhuş fiillerinin azalması bir yana geçen zaman içinde artmasına neden olmaktadır. Ülkemiz fuhuş ile mücadele konusunda uluslararası anlaşmalara uygun şekillerde düzenlemelerde bulunmuş, bu düzenlemeler ışığında bir yandan fuhuş fiillerinin ortadan kaldırılması amaçları güdülürken bir yandan fuhuş fiillerinin meydana getirdiği tehlikeler kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır. Çeşitli eserlerde tarihi bir olgu olarak sunulan fuhuş şüphesiz ki bundan sonra da dünya yaşamında bulunacaktır. Çalışmamızda fuhuş kavramı etimolojik, sosyolojik ve hukuki açılardan aktarılmış, tarihi sürece yer verilmiş ve suçun unsurları incelenmiş, fuhuş fiillerinin kontrol altına alınabilmesi açısından öneri ve tartışmalarda bulunulmuştur

Fuhuş Kavramı ve Genel Açıklamalar

            Fuhuş, etimolojik olarak Arapça bir kelimedir. Arapça ’da  pek çok anlama karşılık gelen fuhuş ortak nokta olarak “Toplumun çirkin karşıladığı, ahlak dışı davranışlar” olarak tanımlanabilir[1]. Türk Dil Kurumu sözlüğünde fuhuş,” İçinde bulunulan toplumun kurallarına uymayan bir biçimde bir veya birkaç kişiyle para karşılığında cinsel ilişkide bulunma” olarak tanımlanmıştır[2]. Dilbilimsel bu tanımlara karşılık öğreti ve uygulamada da fuhuş kavramının tanımlarına yer verilmiş bulunmaktadır. Mortineau’ya göre “Fuhuş zevk ticaretidir”. Flexner’e göre ise fuhuş üç unsurdan oluşmaktadır: Ticaret, rastgele cinsel münasebet ve duygusal ilgisizlik. Yazara göre ticaret  ilişki sonrasında mutlaka paranın kullanılmasını gerektirmez, bu noktada karşılık olarak başka hediyeler de sunulabilir[3]. Birleşmiş Milletler’in Tokyo’da 1957 yılında düzenlediği seminerde fuhşun tanımı yapılmasa da fahişe tanımına yer verilmiştir. Bu tanımda fahişe kavramı “Herhangi bir tarzda karşılık almak suretiyle, itiyadi bir surette ve hangi şekilde olursa olsun, zamanını kısmen veya tamamen normal veya anormal tarzda aynı veya karşı cinsten kimselerle cinsi ilişkilerde bulunmakla geçiren kişi” şeklinde belirtilmiştir[4]. Öğretide Sancar fahişe kelimesinin ahlaksızlık anlamını içerdiğini bu sebeplerle fahişe sözcüğü yerine  “seks işçisi” kavramının kullanımının uygun olduğunu belirtmektedir [5]. Bu düşünceye rağmen yaşantıda bizzat fuhuş yapan kadınlarla gerçekleştirilen araştırmalarda, kişilerin kendilerine çok farklı isimler yakıştırdığı görülmektedir. Örneğin bir araştırmaya göre kişiler kendilerini “Sermaye” olarak tanımlamaktadır[6]. Yine öğretide Yaşar/Gökcan/Artuç’ a göre fuhuş “Bir kimsenin arasında duygusal veya evlilik bağı olmayan kendi cinsinden veya karşı cinsten birisine, bir yarar karşılığı, cinsel arzuların tatmini amacına yönelik olarak vücudunu kullandırmasıdır”[7]. Yargıtay 5. Ceza Dairesi de bir kararında fuhşu şöyle tanımlamaktadır “Bir kadının çıkar karşılığı veya bir alışkanlık halinde vücudunu başkalarının cinsel zevkine teslim etmesi ve bu surette cinsel ilişkide bulunma sanatıdır”[8]

            5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda fuhuş fiilinin tanımı yapılmamıştır. Esasen kanunumuz sistematiğinde fuhuş bir suç değildir. Bu sebepledir ki madde başlığı ve içeriği arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Vücudunu menfaat karşılığı cinsel arzuların tatmini amacıyla kullandıran ( A ) kişisi ile bu ilişkinin yararlananı konumunda bulunan ( B ) kişisi hukukumuz açısından suç işlememektedir. Kanunumuz dizgesinde suç olan eylemler esasen üçüncü kişilerce gerçekleştirilen fuhşa teşvik , aracılık ve sair gibi eylemlerdir. Kanunumuz mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’ndan ayrı olarak fuhşu gerçekleştirecek kişiler açısından bir cinsiyet ayrımı öngörmemiştir. Şüphesiz ki yaşamın olağan akışına uygun olan da tam olarak budur. Günlük yaşantıda fuhuş eylemini gerçekleştirenler arasında kadın cinsiyeti sayıca fazla olsa da erkekler tarafından da fuhuş icra edilebilir. Örneğin artık günümüzde “Jigolo” denilen  kişilere ve bu kişilere aracılık eden kişilere rastlanmaktadır. Jigololuk eylemlerine teşvik eden ve aracılık eden kişilerde 227. maddede bahsi geçen suçu işlemiş sayılacaklardır. Açıklamalarımız doğrultusunda yukarıda Yargıtay 5. Ceza Dairesince verilen fuhuş tanımının geçerli olmadığını ifade edebiliriz. Bir kere fuhuş eylemi iki erkek arasında da gerçekleştirilebilir. Tanımda günümüz mevzuatına uymayan diğer bir yön ise eylemin “ itiyadi” olarak gerçekleştirilme koşulunun aranıyor olmasıdır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 227. maddesinde belirtilen suç/suçların işlenebilmesi için kişi/kişilerin fuhşu alışkanlık edinmiş olması gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır. Vücudunu sadece bir kez ( B )  kişisinin cinsi tatminine menfaat karşılığı sunmuş ( A) kişisi de fuhuş yapmıştır ve ( A ) kişisini sadece bir kere dahi olsa fuhşa teşvik eden kişiler açısından suç tamamlanmış olacaktır. Aksi bir düşünce, fuhşun yalnızca alışkanlık halinde varlığının kabulü , ilk gerçekleştirilen eylemlerin fuhuş olarak tanımlanamamasına yol açar ki bu da özellikle “çocuk fuhşu” ile mücadele de çok önemli dezavantajlar ve tehlikeler doğurmaya elverişlidir.

  1.  Dünyada ve Türkiye’de Fuhuş

            “Dünyanın en eski olgusu olarak kabul edilen fahişeliğin tarihçesi çok eski toplumlara kadar uzanmaktadır. Bullough adlı düşünür, dünyada fahişelik konusundaki ilk kayıtlara eski Mezopotamya’da rastlanıldığını belirtmektedir. Daha açık bir deyişle, Bullough, Mezopotamya’da rahiplerin çocuk doğurtma işiyle ilgili cinsel faaliyetlerde bulunduklarını ve orada kadınlardan kendilerini tapınağa hediye etmelerinin istendiğini ifade etmektedir”[9].

Roma hukukunda fuhuş fiillerini icra edenler “zelil” olarak anılırlardı. Roma’da suç olan fuhuş yapmak değil fuhuş karşılığı bir bedel almak idi. Roma hukukunda kişileri fuhşa teşvik ve sevk edenler için öncelikle müsadere, sürgün ve madenlerde çalıştırma cezası uygulanmıştır. Fuhuş fiillerini devam ettirdikleri özellikle genç kızları fuhşa teşvik ve sevk ettikleri belirlendiğinde failler ölüm cezası ile cezalandırılmışlardır[10].

            Ortaçağ hukuk dünyasında Avrupa’da fuhşa teşvik fiilleri üzerine fail için ölüm cezasına hükmedilmesi öngörülmekte idi ancak uygulama da genellikle başka cezalar tatbik edilmiştir. Bu cezalara kamçı ve sürgün cezası örnek verilebilir. 1810 tarihli Fransız ceza kanununda da fuhuş fiilleri cezalandırılmıştır[11].

Bilindiği üzere İslam hukukunda zina ağır bir suç olarak anılmaktadır. Zinanın cezası aslen şeri hükümlere göre belirlenmiş ve fuhuş  fiilleri bu hükümler uyarınca cezalandırılmıştır. Zina ve fuhuş gibi fiiller İslam hukuku uygulamasında “ikinci kısım suçlar” olarak adlandırılmıştır. Bu suçlar, Kuran tarafından gösterilmiş olup, Allah’a karşı işlenen suçları kapsamına almaktadır. Bunlar İslam toplumunun yararlarına dokunan suçlardır. Bu suçlarda, suçtan zarar görenin şikayette bulunması gerekmezdi. Çünkü bunlar insanların bir arada yaşamaları için kurulmuş olan düzeni bozar ve böylece Allah’a karşı işlenmiş olarak kabul edilirdi. Bu belli suçların işlendikleri mahkeme önünde kesinleşince artık af ve sulh geçerli olmazdı. Cezaların miktarı da değişmez olduğundan, bu cezalarda arttırma veya indirmenin yapılması da mümkün değildir. Ancak, suçlu suçunu kabul etmez ve toplanan delillerle de suçluluğu ispatlanamazsa Allah merhametli olduğu için affedeceğinden, hakimin cezalandırma yoluna gitmemesi tavsiye edilmiştir. Bu çeşit suçları kavuşturma görevi, devlet başkanına veya onun hakimine düştüğü gibi, her iyi müslümanın da, böyle suçları ihbar etmek yükümlülükleri vardı. Ancak, kazif (zina yapan) suçlarında şikayet ve talep zorunlu olmaktadır[12]

            Fuhuş konusunda bazı Osmanlı kanunnameleri bulunmaktadır. Örneğin Kanuni Sultan Süleyman Kanunnamesinde “ pezevenklik eden kişinin” cezalandırılacağından bahsedilmektedir.[13]

            “Günümüz dünyasına gelinecek olursa, Amerika’nın ilk kuruluş yıllarında toplum içerisinde sıkı bağ bulunduğundan toplum fuhşa karşı bir duruş sergilemiştir. Bununla birlikte, Amerika, sanayileşmeye ve göçle birlikte kentleşmeye başlayınca, Amerika’da fuhuş yaygın bir hale gelmiştir. Belirtilenlere  göre çoğu büyük kent merkezlerinde fahişelik yalnızca görünür olmakla kalmamış, bunun yanında, kent yaşamının bir parçasını da oluşturmuştur. Fahişeler, bu işleri yapan lüks lokantalarda, tiyatroda, kafede, otellerde, kuaför salonlarında, tütün mamulü satan dükkanlarda, pastanelerde çalışmıştır. Amerika’da eyalet sistemi var olduğundan ve eyaletlerin cezai konularda uygulamaları değiştiğinden fuhuş fiili her eyalette suç olarak düzenlenmemiştir”[14].

            Özellikle Doğu Bloku’nun çöküşü ile birlikte Türkiye’ye gerek kendi rızası ile fuhuş yapmak için gerekse rızası hilafına ya da kandırılarak pek çok seks işçisi/fahişe gelmiş bulunmaktadır[15]. Bu gelişlerle birlikte fuhuş fiilleri adeta bir patlama yaşamış bulunmaktadır. Günümüzde özellikle Rusya, Ukrayna ve Tayland gibi ülkelerden , ülkemize fuhuş yapmak için gelen ve sayısı binleri bulan kişilere rastlanmaktadır. Şüphesiz ki bu durum toplum yapısının ahlaki yapısına dokunmak bir yana ticari yönleriyle de önemli sonuçlar doğurmaktadır. Ülkemizde gerek iletişim araçlarının gelişimi gerekse diğer teknolojik gelişmeler nedeniyle fuhuş sektörü her geçen gün büyümektedir. Bu tehlikeli büyümeye rağmen , kayda değer  araştırma çalışmalarının yapılmamış olması düşündürücüdür[16]

            Türkiye Cumhuriyeti Devleti bulunduğu  coğrafya sebebiyle sürekli yasadışı göç alan bir ülke konumundadır. İran, Irak, Moldova, Gürcistan ve daha bir çok yerden ülkemize yasadışı göç gerçekleşmektedir. Bu göçler sonucu gelen kişilerin bir kısmı fuhuş eylemlerine yönelebilmektedir. Mevcut olaylara basın ve yayın organları vasıtasıyla zaman zaman rastlayabilmekteyiz. Ayrıca Türkiye , Beyaz Rusya, Romanya ve Rusya Cumhuriyeti vatandaşlarına iki ay, Gürcistan vatandaşlarına on beş gün vize muafiyeti uygulamaktadır . Vize muafiyeti uygulanan bu ülkeler, insan ticaretinin kaynak ülkelerindendir ve bu durumun, insan tacirlerinin işini kolaylaştırıcı bir etkisi olduğu düşünülmektedir[17].

            Fuhuş hadisesi yaygınlığı ve çarpıcı etkileri dolayısıyla Türk edebiyatında da işlenmiş bulunmaktadır. “Fuhuş batağına düşen ya da düşmek üzere olan kadına el uzatıp onu kurtarmak gerektiğini edebiyatımızda ilk defa Ahmet Midhat Efendi dile getirmiştir. Ahmet Midhat Efendi Mihnetkeşan (1871) adlı eserinde henüz kötü yola düşmemiş ancak düşmek üzere olan Müslüman bir genç kızın karşısına ona merhametle yaklaşan bir erkek çıkarır ve evlenme yolu ile genç kızı kurtarır. Henüz On Yedi Yaşında (1881) adlı romanında da batağa tamamen saplanmış bir Rum kızının durumuna acıyan ve yazara çok benzeyen Müslüman bir Türk erkeği bu kızı himaye eder ve onu kendi dininden- Hristiyan- bir delikanlı ile evlendirerek temiz bir hayatın içine yerleştirir. Bu meseleyi ele alan ilk çarpıcı örnekler arasında Abdülhak Hamid’e ait olan Bir Sefilenin Hasbıhali (1886), Tevfik Fikret’in “Nesrin” adlı manzum hikâyesi ve Halit Ziya’nın Sefile (1887) adlı romanı yer alır”[18].

            Fuhuş suçu gerek kişisel gerekse toplumsal sağlık açısından çok önemli tehlikeler yaratmaktadır. Bilindiği üzere fuhuş eylemleriyle birlikte HIV virüsü ve diğer bazı tehlikeli hastalıklar yayılmakta ve bu tür hastalıklara karşı devletlerin önlemler alması gerekmektedir. Bu gerekliliğe binaen Türk İdari sisteminde de bazı düzenlemeler bulunmaktadır. Hukuk sistemimizde fuhuş suçunun doğuracağı tehlikelere karşılık oluşturulan iki metin bulunmaktadır.” Bunlardan ilki  24.4.1930 tarih ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’dur. Bu Kanun’un 128. maddesinde; Sağlık ve İçişleri bakanlıklarının ortak bir tüzük yayınlayarak genel kadınlar ve genelevlerin tabi olacakları hükümler ve fuhuş yüzünden yayılan hastalıkların, özellikle zührevi hastalıkların yayılmasına engel olacak önlemleri saptama ve yine ortak bir şekilde uygulayacakları, genel kadınlarla genel evler ve bunlara benzer yerlerin söz konusu tüzükte tanımlanıp sınırlanacakları ifade edilmiştir. 1593 sayılı Kanunu’nun 128. maddesinde bahsedilen tüzük, Bakanlar Kurulu’nun 30.3.1961 tarih ve 5/984 sayılı Genel Kadınlar ve Genelevlerin Tabi Olacakları Hükümler ve Fuhuş Yüzünden Bulaşan Zührevi Hastalıklarla Mücadele Tüzüğü’dür. Tüzükle, fuhşu denetlemek, fuhuş sebebiyle bulaşan zührevi hastalıkların yayılmasına ve bu yüzden kamu düzeninin bozulmasına engel olmak üzere birisi Zührevi Hastalıklar ve Fuhuşla Mücadele Komisyonlarıdiğeri ise Zührevi Hastalıklar ve Fuhuşla Mücadele Komisyonlarına Yardım Kurulları”olmak üzere iki organ kurulmuştur. Tüzükte birtakım tanımlar da yapılmıştır. Tüzüğün 15. maddesinde, başkalarının cinsi zevkini menfaat karşılığı tatmin etmeyi sanat edinen ve bunun için değişik erkeklerle münasebette bulunan kadınlara (genel kadın) denileceği ifade edilmiştir. 16. maddede; genelevler; genel kadınların bir arada oturarak fuhuş yaptıkları veya bu amaç için toplandıkları yerler olarak tanımlanmıştır. 17. maddede; fuhuş maksadıyla farklı kimselere kısa müddetler için açık bulundurulan kapalı yerlere birleşme yeri denileceği belirtilmiş, 18. maddede ise fuhşu tek başına yapan kadınların ikametgâh edinip içinde fuhuş yapmayı itiyat ettikleri yere “tek başına fuhuş yapılan ev” denileceği belirtilmiştir. Tüzüğün 19. maddesinde ise bu tüzükte geçen fuhuş yerlerinden anlaşılması gereken hususun; genel ev, birleşme yerleri ve tek fuhuş yapılan “evleri kapsayacağı ifade edilmiştir. Tüzükte temel olarak genel kadınların muayenesine önem verilmiştir. Tüzüğün 25. maddesinde bütün genel kadınların, izinli olsalar dahi haftada iki defa, 18 yaş ila 21 yaş arasındaki kadınların ise on günde bir defa kendilerini resmi doktora muayene ettirmeye mecbur oldukları ifade edilmiştir. Tüzüğün 100.maddesinde ise genel kadınları muayeneye göndermeyen genelevlerin ilkinde bir ay, tekerrüründe ise iki ay kapatılacağı belirtilmiştir”[19].

  • Ülkemiz Hukukunda Fuhuş Suçu
  • Mülga 765 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda Fuhuş Suçu

            Türkiye Lozan Antlaşması’nın imzalanmasıyla fuhuş ve ilgili konuları içeren uluslararası sözleşmeleri kabul etmiş bulunmaktadır[20] Fuhuş suçu Cumhuriyet Dönemi ceza hukukumuza 1936 tarih ve 3038 sayılı kanun değişikliği ile 435 ve 436. maddeleri ile girmiş bulunmaktadır Bahsi geçen kanunun 435. maddesinde, Uluslararası düzenlemelere uygun olarak hazırlık hareketleri de suç olarak tanımlanmıştır.[21]. Kanunun 435. Maddesi incelendiğinde yaş esas alınarak 3 ayrıma gidildiği görülmektedir. İlk ayrım suçun henüz 15 yaşını doldurmamış kişilere karşı işlenmesi durumu, ikinci ayrım 15 yaşını doldurmuş olmakla birlikte 21 yaşını doldurmamış kişilere karşı işlenmesi durumu nihayet üçüncü ayrım ise 21 yaşını doldurmuş kişilere karşı işlenme durumudur. Kanunda ayrıca bakir ve kadın gibi tabirlerin kullanılması özellikle feminist hukukçular tarafından epeyce eleştirilmiştir. Gerçekten de kanun kadın tabirini kullanarak fuhuş sahasını kendiliğinden, gerçeklere aykırı şekilde daraltmaktadır. Çünkü yukarıda da belirttiğimiz üzere erkekler tarafından da fuhuş yapılabilmektedir. Bahsi geçen kanun maddelerinde belki de en çok göze çarpan düzenleme Fuhşa Teşvik Cürmü başlıklı 435. Maddenin ilk fıkrasıdır. İlgili düzenlemeye göre failin cezalandırılabilmesi için, 15 yaşını doldurmamış bir çocuğun fuhşa  teşviki ve ayrıca bunun yolunun kolaylaştırılması gerekmektedir. Şüphesiz ki ilgili düzenleme hatalar içermektedir. Öğretide de ilgili düzenleme üzerine pek çok eleştiri getirilmiştir. İlgili düzenleme için öğretide Önder “ve” bağlacının “veya” şekilde anlaşılması ve uygulanması gerektiğini bildirmektedir. Yazara göre problemin doğması çeviri hatasından kaynaklanmaktadır[22] Ancak aynı durum için görüşlerini sunan Dönmezer’e göre  “ve” bağlacının kanunun açık hükmü gereğince “veya” şeklinde anlaşılması ve uygulanması mümkün değildir[23] Kanunun 436 maddesi Fuhuş İçin Aracılık Cürmü başlığını taşımaktadır. İlgili maddeye göre iki ayrı fiile yer verilmiş bulunmaktadır. İlgili fıkralarda yine yaş yönünden ikili bir ayrıma gidilmekte ve kıstas olarak 21 yaş belirlenmektedir. 436. Maddenin incelenmesinden seçimlik hareketli bir suç olduğu sonucu çıkarılmaktadır[24]. Yasa koyucu 436. maddenin ile ilk fıkrasında fuhuş için ayartma ikinci fıkrada ise kadın ticareti suçlarını düzenlemiştir. Fuhuş için ayartma olarak tabir edilen birinci fıkrada rızası olsa dahi henüz yirmi bir yaşını doldurmamış bir “kız” veya “kadının” fuhuş maksadı ile iğfal, tedarik ve sevki konu edilmiştir. İkinci fıkrada ise yirmi bir yaşını bitiren bir kız veya kadının fuhuş maksadı ile cebir tehdit nüfuz icrası veya hile ile başkası için tedarik sevk veya başka bir yere nakli işlenmiş bulunmaktadır. Dönmezer mevcut yasal düzenlemelerin fuhuş ile mücadele de yetersiz olduğu görüşünü paylaşmaktadır[25].

  2.2. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunda Fuhuş Suçu

              2.3. Korunan Hukuksal Değer

            Belirtildiği üzere Fuhuş suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Özel Hükümler kitabında “Topluma karşı suçlar” başlıklı üçüncü kısmın yedinci bölümünde “Genel ahlaka karşı suçlar” başlığı altındadüzenlenmiştir. Fuhuş suçu 227. Madde ile 8 fırka şeklinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Günümüzde fuhuş suçu ile sürmekte olan bazı tartışmalar bulunmaktadır. Bu tartışmalar esasen fuhuş kavramından öte fuhuş suçunun düzenlendiği bölüm olan “ Genel ahlaka karşı suçlar” bölümü üzerine yoğunlaşmaktadır. Doktrinde Cinselliği kişinin bir hakkı olarak düşünenler cinselliğin ihlalinin “Kişilere Karşı Suçlar” arasında düzenlenmesini , cinselliğin kötüye kullanımını fiillerinin ise “ Genel Ahlaka Karşı Suçlar” arasında düzenlenmesinin uygun olduğu şeklinde görüşler bildirmektedir[26].

Kaynak kanunu[27] ve mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu Cinselliğe karşı saldırıları cinselliğin kötüye kullanımının bütünlüğünü bozmadan “Adabı Umumiye Ve Nizamı Aile Aleyhinde Cürümler “adı altında düzenlenmiş bu ad altında cebren ırza geçme, kız, kadın, erkek kaçırma fuhşa tahrik, zina ve nesep suçlarına yer vermişti. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ise “Genel ahlaka karşı suçlar” bölümünde hayasızca hareketler, müstehcenlik, fuhuş, kumar oynanması için yer ve imkan sağlama ve dilencilik suçlarına yer vermiş bulunmaktadır. İlgili suçlar arasında hayasızca hareketler, müstehcenlik ve fuhuş fiillerinin objektif ayırıcı noktasını cinsel arzu üzerine bina edilmesi oluşturmaktadır[28].

 Konunun aydınlatılabilmesi için gerekli olduğundan genel ahlak kavramı ve genel ahlaka karşı suçlar kavramlarının açıklanmasını uygun görmekteyiz. Genel ahlak kavramı hukuken sıkça kullanılması bir yana , bazı hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında bir ölçüt olarak kullanılmaktadır. Bu sebeplerle tanımlanması ve sınırlarının çizilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.  Genel ahlakın, belli bir zamanda , belirli bir toplumun büyük çoğunluğunca benimsenmiş, kolayca anlaşılabilen ahlak kurallarının bütünü olduğu ifade edilebilir[29] .

Bilindiği üzere hukuk kurallarının pozitif manada varlığından söz edebilmek için yetkili organ eliyle çıkarılması ve cebre dayanması gerekmektedir. Ancak bunlar asgari şartlardır. Bunun yanında konulan normların yürürlük ve geçerliliğe sahip olması, normun değer ile güçlenmesi de gerekmektedir[30]. Bilindiği gibi suç teşkil eden her eylem, mutlaka, en az bir hukuksal değerin ihlalini oluşturur. Ancak yasa koyucu bazen bir fiili suç haline getirmekle birden çok hukuksal değeri de korumak isteyebilir. Hukuksal değerler “duyu organları aracılığıyla algılanabilir varlıklar olarak değil, toplum içindeki güvenliğe, sükuna ve var olmanın onuruna istinat eden toplumsal düzenin manevi değerleri olarak anlaşılmalıdır[31]

 Toplum değerler çerçevesinde birlikte duran karmaşık bir yapıyı ifade etmektedir. Toplumu ve bireyi koruma amacı güden ceza hukuku disiplininin topluma ve toplumu ayakta tutan değerlere saldırı teşkil eden olay ve olgulara karşı yaptırım geliştirmesi işin zorunlu bir sonucudur. Toplumun değerlerine açıkça aykırı olan hatta saldırı niteliğinde kabul edilebilecek fuhşa aracılık, teşvik gibi fiillerin cezalandırılmasının altında toplumun korunması, aynı zamanda toplumda hakim olan genel ahlak anlayışının korunması düşüncesi yatmaktadır. İtalyan Ceza Kanunu da kanunumuza benzer şekilde Fuhuş gibi kişi cinselliğinin kötüye kullanımı olarak kabul edilen fiilleri “ Genel Ahlaka Karşı Suçlar” arasında düzenlemiştir[32]. Anlatılanlara ek olarak öğretide fuhuş suçu ile toplumda mevcut olan ahlak hissi ve toplumun meşru ekonomik temellerinin korunduğu da ifade edilmektedir ayrıca ilgili eylemlerin cezalandırılması ile fuhuş eylemlerinin de azalacağı hatta sonlandırılabileceği belirtilmektedir[33]. Dönmezer’ e göre kanunlarca tanımlanmış ve Fuhuş suçunu oluşturan fiillerin topluluk ahlakına tecavüz etmesi bir yana, bu fiiller aile düzeninin parçalanmasına, kolay hayat ve kolay kazanç düşüncesinin yayılmasına, kadınların ana olmak zevk ve arzularının baltalanmasına sebebiyet verirler. Dolayısıyla yazara göre fuhuş suçları ile toplumun ekonomik düzeni, aile oluşumu ve genel ahlak değerleri korunmaktadır[34]. Korunan hukuki değerin tespitinde maddenin düzenleniş sistematiğinden yola çıkılarak bir sonuca varılabilir[35]. Kanaatimizce fuhuş suçunun ihdası ile çocuk ve yetişkinlerin cinselliğinin sömürüsünün engellenmesi, toplumun iktisadi temellerinin korunması ve genel ahlak düşüncesinin korunması hedeflenmektedir.

2.4. Fuhuş Suçunun Benzer Suçlarla Karşılaştırılması

            İnsan Ticareti Suçu ( Madde 80)

            5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 80. maddesi de düzenlenen insan ticareti suçu temel şekli araç hareketlerle işlenebilecek, çok hareketli bir suç vasfındadır. Maddede belirtilen suçun yetişkinlere karşı işlenebilmesi için failin öncelikle araç hareketler olan “tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak rızalarını elde etme” hareketlerini gerçekleştirmiş olması gerekmektedir. Bununla birlikte suçun maddi unsurunun tamamlanabilmesi için üzerinde araç hareketler uygulanan mağdurların ülkeye sokulması, ülke dışına çıkarılması, tedarik edilmesi, kaçırılması, bir yerden başka bir yere götürülmesi, sevk edilmesi ya da barındırması” da gerekmektedir. Bahsedilen suçun işlenebilmesi için manevi unsur açısından “ genel kast” yeterli olmamaktadır. Failin ayrıca özel kastla hareket etmesi gerekmektedir. Failin hangi özel kast ile hareket etmesi gerektiği madde metninde şu şekilde ifade edilmektedir: Zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak veya esarete tâbi kılmak ya da vücut organlarının verilmesini sağlamak maksatları ile. Dolayısıyla yetişkin kimseler açısından insan ticareti suçu arasındaki fark araç fiillerin bulunup bulunmamasına göre belirlenebilir. Ancak 227. Maddenin 4 ve 5. Fıkralarında düzenlenen durumların meydana gelmesi halinde mesele fikri içtima hükümlerine göre çözümlenecektir. İnsan ticareti suçunun 18 yaşını doldurmamış kişilere karşı işlenmesi durumunda araç fillerin varlığı aranmayacağından 227. Maddenin 1. Fıkrası ile 80. Maddenin 3. Fıkrası arasında fikri içtima kurallarına göre uygulama yapılması gerekmektedir[36]

            Göçmen Kaçakçılığı Suçu ( Madde 79)

Göçmen kaçakçılığı suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ikinci bölümünün ilk maddesinde düzenlenen, suçun manevi unsuru bakımından maddi menfaat saiki ile hareket edilmesi gereken, seçimlik hareketli ve teşebbüse elverişli olmayan bir  suç niteliğindedir. Göçmen kaçakçılığı suçu ile uluslararası hukuk kişileri, ekonomi ve bireyler korunmaktadır. Göçmen kaçakçılığı suçu ve Fuhuş suçu ile korunan hukuksal yarar, maddelerin  düzenleniş sistematiği açısından ayrılmaktadır. 

            Fuhuş suçu ile göçmen kaçakçılığını ve daha çok insan ticaretini benzer hale getiren nokta 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 227. Maddesinin ilk halinde yer alan ve 5560 sayılı kanun ile madde metninden çıkarılan “Fuhuş amacıyla ülkeye insan sokan veya insanların ülke dışına çıkmasını sağlayan kişi hakkında yukarıdaki fıkralara göre cezaya hükmolunur” şeklindeki düzenlemedir. Mevcut düzenlemenin yaratacağı karışıklık üzerine, öğretiden gelen eleştirilerin de katkısı ile “Fuhuş yaptırmak ” amacı şeklindeki ifadeler insan ticareti suçuna dahil edilmiştir[37].

            Hayasızca Hareketler ve Müstehcenlik ( 225 ve 226. Madde)

Hayasızca hareketler ve müstehcenlik suçları “Genel ahlaka karşı suçlar” bölümünün sırasıyla 225 ve 226. maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Mezkur kanunun 225. Maddesinde “Alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Şeklinde bir hüküm mevcuttur. Kanun gerekçesinde cinsel ilişki kavramından ne anlaşılması gerektiği ifade edilmektedir . Buna göre cinsel ilişki “cinsel arzuların tatminine yönelik her türlü davranıştır”. Teşhircilik ise cinsel organ ve belirli vücut bölgelerinin başkalarına gösterilmesidir. Aleniyet ise hukukumuzda ” bir suçun başkaları tarafından görülüp , işitilebilecek yerde işlenmesi olarak tanımlanmaktadır”[38]. Fuhuş genellikle kapalı ortam ve mekanlarda yapılmaktadır. Ancak park, bahçe, otoyol kenarı, araba içi mekanlarda da fuhuş yapıldığı gözlenmektedir. Böyle durumlarda fikri içtima durumundan değil direkt olarak hayasızca hareketler suçunun işlendiğinden bahsedilebilir. Fuhuş yapan mağdur ile kişinin bedeninden yararlanan tarafın eylemi fuhuş açısından suç teşkil etmemekle birlikte böyle bir durumda kişiler bahsedilen suçun faili konumunda olacaklardır.

Müstehcenlik suçu mezkûr kanunun 226. maddesinde 7 fıkra halinde düzenlenmiştir. Müstehcen kelimesi Arapça olup ” açık, saçık, edepsizce” anlamları taşımaktadır[39]. “Suçun konusu genel itibariyle müstehcen görüntü, yazı, söz veya şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde ya da doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses ve görüntülerdir. Maddenin birinci ve üçüncü fıkralarında çocukların korunması amaçlanmıştır. Gerekçede ise, hayasızca hareketler suçunun gerekçesinde yapılan açıklamaların göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilmiştir. Müstehcenlik suçuna konu olaylar genellikle pornografik cd satışına ilişkin olmaktadır. Fuhuş yapılırken görüntülerin video ile çekilmesi ya da fotoğraflarının çekilmesi ve bunların müstehcenlik suçu ile yasaklanan şekillerde kullanılması durumunda, fuhuş fiilini gerçekleştirenler müstehcenlik suçundan dolayı cezalandırılacaktır”[40].

Fuhuş Suçunun İncelenmesi

  • Tipikliğin Maddi Unsurları
  • Suçun Hukuki Konusu

Fuhuş suçunda suçun hukuki konusunu mağdurun bedeni oluşturmaktadır[41].  Bu nedenle mağdurun bedeninin kullanılmadığı cinsi faaliyetler ve bunlar üzerinden sağlanan menfaat fuhuş olarak nitelendirilemez. Örneğin günümüzde Periscope, Omegle, Facebook, Messenger, WhatsApp gibi paylaşım programları aracılığıyla para karşılığında kişiler bedenlerini sergilemekte ve karşıdaki kişinin cinsel tatmine ulaşmasını sağlamaktadır. Bu durumda bu kişileri finanse eden, bu yola sevk eden, teşvik eden, aracılık eden kişilerin fuhuş fiillerinden cezalandırılması mümkün değildir.

  • Fail

Fuhuş suçu, faillik açısından bir özellik arz etmemekte , özgü suç vasfı taşımamaktadır. Her cinsiyetten kişiler bu suçun faili olabilirler. Durum bu olmakla birlikte özellikle 227. Maddenin 5. Fırkasında “eş, üstsoy, kayın üstsoy, kardeş, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da kamu görevi veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır” denilmek suretiyle fuhuş suçunun, sayılan nitelikte failler tarafından işlenilmesi durumu cezanın arttırılmasını sağlayan nitelikli hali sayılmıştır. Aşağıda bu durumlara ve tüzel kişiler açısından güvenlik tedbiri konusuna ayrıntılı olarak değinilecektir.

Fuhuş suçu en az iki kişinin birbirlerine karşı cinsel davranışlar sergilemelerini gerektirmektedir. Sergilenen cinsel davranışların sahipleri, fuhuş suçunun faili değildirler. Aksine menfaat karşılığı bedenini kullandıran kişi suçun mağduru durumundadır.

  • Mağdur

Fuhuş suçunu düzenleyen 227. Maddenin 1. Fırkasında belirtilen suçun mağduru ancak bir çocuk olabilir. Ceza hukuku uygulamasında çocuk 5237. Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 6. maddesi gereği henüz 18 yaşını doldurmamış bulunan kişidir. Maddenin 2. Fıkrasında düzenlenen fiiller için suçun mağduru 18 yaşını doldurmuş olan, yetişkin kişilerdir[42]. 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun  aksine yürürlükte bulunan kanunda fuhuş suçunun mağduru açısından erkek-kadın ayrımı bulunmamaktadır.[43] Maddenin üçüncü fıkrasın açısından, suçun mağduru herhangi kişi olabilir.

  •  Fiil

Fuhşa Teşvik Etmek

Teşvik TDK sözlüğünde “isteklendirme, özendirme” anlamına gelmektedir. Fuhşa teşvik mağdurun başkalarının cinsel arzularını tatmin etmesi için kendisine cebir veya tehdit içermeyen , sübjektif  şekilde etkide bulunulmasıdır. Teşvik eyleminde kişide istenilene uygun bir irade  oluşturulmaya çalışılır[44].  Teşvik daha önce fuhuş yapmayan bir kişinin fuhşa yönlendirilmesi şeklinde olabileceği gibi, fuhşu bırakmak isteyen kişilerin fuhşu bırakmasına engel olmak  şeklinde de gerçekleşebilir.

Fuhşa teşvik olarak nitelendirilebilecek fiillerin neler olduğunu önceden ve tamamı ile tespit etmek imkanı bulunmamaktadır. Teşvik , sözler ile yapılacağı gibi yazı, resim, mail, tabela kullanılarak da yapılabilir[45]. Günümüzde fuhşa teşvik için en çok kullanılan araç şüphesiz ki internettir. İnternet aracılığıyla fuhuş yapacak kişiler seçilmekte, anlaşmaya varılmakta, kişilerde fuhuş yapma isteği uyandırılmaktadır. Fuhşa teşvikin bir üçüncü kişinin cinsel arzularını tatmine yönelmesi gerekir. Kişinin kendi cinsel arzularını tatmin için cebir veya tehdit kullanmadan gerçekleştirdiği eylemler çocuklara karşı yöneldiğinde koşullar oluşursa cinsel istismar ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturabilir.

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 227. Maddesinin seçimlik hareketlerinden olan fuhşa teşvik fiili sonrasında mağdurun fuhuş yapması gerekmez. Teşvik sayılabilecek hareketlerin yapılması anında suç vücut bulmaktadır. Bu yönüyle suç ani, kesintisiz ve salt hareket suçu niteliğindedir. Suçun oluşumunda, fuhşa teşvik fiili ile fuhuş yapma tehlike ve ihtimalinin doğması yeterli kabul edildiğinden fiil soyut tehlike suçu niteliğindedir

Fuhuş suçunu düzenleyen 227. maddenin 2. fıkrasında fuhşa teşvik fiilinin özel bir haline yer verilmiş bulunmaktadır. Buna göre fuhuş yapan kişinin geçiminden kısmen veya tamamen geçinilmesi durumu fuhşa teşvik olarak kabul edilecektir. Yaşantıda özellikle aile bireylerinin ve diğer birlikte yaşanılan kişilerin fuhuş yapan kişinin kazancından geçindiği durumlara rastlanılmaktadır. Bu maddi kazancın devamı açısından da kişiler fuhuş yapan kişinin eylemlerini devam ettirmesini istemektedirler. Bu yönüyle düzenleme isabetlidir. Madde metninin uygulanabilmesi için kişinin kazancının tamamen fuhuş yapan kişiden sağlanması gerekli değildir. Başka bir geliri olsa da fuhuş üzerinden herhangi bir kar sağlayan, getiri sağlayan kişi açısından suç vücut bulacaktır. Ancak “kısmen geçimin sağlanması” ifadesi uygulamada sıkıntılar da yaratacak mahiyettedir. Bu aşamada ablasının veya annesinin fuhuştan elde ettiği para ile üniversite okuyan öğrenci ya da ameliyat olan kişilerin fuhşa teşvikten sorumlu tutulabilmesi meselesi gündeme gelecektir. Ayrıca özel düzenleme 2. Fıkrada yer aldığından mağdurun çocuklar olduğu durumlar için geçerli olup olmayacağı mevzusu da söz konusu olabilecektir. Teşvik fiili 227. maddenin tümü açısından ortak unsur olduğundan bu özel durumun çocukların mağdur olduğu hallerde de uygulanabileceği söylenebilir. Ancak bu tür bir düzenleme kanunilik ilkesi açısından sakıncalar içermektedir ve yeni bir düzenlemeye ihtiyaç bulunmaktadır[46]

Yukarıda fuhşa teşvik fiillerinin tümünün önceden tespit edilebilmesinin güç olduğunu belirtmiştik. Verilecek örnekler fuhşa teşvik olarak değerlendirilebilir: “Kişiye fahişeliği ve fuhuş eylemini övmek, bu yoldan kolay şekilde ve önemli miktarda ekonomik getiri sağlanabileceğini söylemek, , mağdura yaşamın zor olduğu ifade edilerek fuhuş eylemiyle kazanacağı paranın anormal ve gayrimeşru olmadığı fikrinin benimsetilmesi, mağdura özellikle müstehcen yayınlar izleterek fuhuş eylemleri ile birlikte kazancın yanında cinsel tatmine ulaşacağına inandırmak, , mağdura ailesinin ekonomik zorluklarını hatırlatarak ailesini kurtarabileceği düşüncesinin yerleştirilmesi, kendisi veya yakınlarından birisinin ameliyatı konusunda kendisine yardım yapılacağı fikrinin yerleştirilmesi …”

Fuhşun Yolunu Kolaylaştırma

Fuhuş yolunun kolaylaştırılması mağdur için hazırlanacak veya yaratılacak olan her türlü imkandır. Kolaylaştırma fiili icrai bir davranışla işlenebileceği gibi ihmali bir davranışla da işlenebilir. Kolaylaştırıcı hareketler fuhşa teşvik fiilinde olduğu gibi önceden belirsiz ve çok çeşitli olabilir. Örneğin mağdura iş bulabileceği önbilgisi ile adres verilmesi fiile örnek verilebilir. Fuhşun yolunun kolaylaştırılması fiillerinin ihmali davranışlarla işlenebilmesi için çeşitli şartlar gereklidir. Bir kere bir ihmali suçun gerçekleşebilmesi için failin neticeyi engelleme imkan ve yükümlülüğüne sahip olması gerekmektedir.. Örneğin kocanın fuhuş yapan karısının bu eylemlerini engelleme yükümlülüğü bulunmaktadır. Evlilik birliğinin bu eylemler ile birlikte sürmesi beklenemez. Aynı şekilde anne babalarda Medeni Kanun’dan doğan, çocuklarının, imkan dahilinde, fuhşa sürüklenmesini engelleme yükümü altındadırlar. Öğretideki bir görüşe göre kardeşlerin böyle bir yükümlülüğü bulunmamaktadır[47] Bu yükümlülük ile ilgili geniş açıklamalara aşağıda 227. Maddenin 5. Fıkrasının ayrıntılı incelenmesinde değinilecektir.

Fuhşun yolunu kolaylaştırma fiillerine örnek olarak başkaca şu örnekler verilebilir:” kişinin süslenip giydirilerek fuhşa hazır hale getirilmesi[48], kişinin fuhuş yapabileceği mekan veya kişilere ulaşımı için mağdura araç temin edilmesi, mağdur bir başka yerden geliyor ise ulaşım giderlerini karşılama, mağdurun fuhuş yapan kişilerle tanıştırılıp arkadaşlık kurmasının sağlanması [49]… ”

Görüldüğü üzere fuhşa teşvik fiilleri ile fuhşun yolunun kolaylaştırılması eylemleri benzerlik arz etmektedir. Kanaatimizce ayırıcı nokta olarak etkinin derecesi ölçütü kullanılabilir. Şöyle ki fuhşa teşvikte mağdura yöneltilen davranış tamamen manevi , sübjektif nitelikte iken fuhşun yolunun kolaylaştırılması fiillerinde mağdura bu konuda yardımlar da yapılmaktadır.

Fuhuş Maksadı ile Tedarik Etmek

Tedarik etmek TDK sözlüğünde “Araştırıp bulma, sağlama, elde etme” olarak tanımlanmaktadır[50]. Fuhuş maksadı ile tedarik etmek “fuhuş yaptırmak maksadı ile mağdurun araştırılıp bulunmasıdır”[51]Fuhuş maksadı ile kişi tedarik edilmesi yaşantıda çokça rastlanan bir durumdur. Tedarik fiillerinde kişiler özellikle ekonomik ve diğer bir çaresizlik içinde bulunan kişileri bularak fuhuş ortamına sokmaktadırlar. Tedarik fiili Türk Hukukunda Osmanlı Kanunnamelerinde de cezalandırılmış, tedarik eden kişi için Osmanlı resmi belgelerinde “ pezevenk “ tabirine yer verilmiştir. Günümüzde internet  tedarik fiillerini işleyecek kişiler için sık kullanılan hatta vazgeçilmez bir mecra halini almıştır. İnternette bu amaçla ilanlar dahi verildiğine tanık olunmaktadır.

Fuhuş maksadı ile tedarik etme fiili 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 227. Maddesinin1. Fıkrasında, suç mağdurunun çocuklar olduğu durumlar için düzenlenmiş iken aynı maddenin 2. Fıkrasında, suçun mağdurunun yetişkinler olduğu durumda bu yönde bir düzenlemeye gidilmemiştir.

            Fuhuş Maksadı İle Barındırma

            Fuhuş maksadı ile barındırma fiili yine 227. maddenin birinci fıkrasında , suçun mağdurunun çocuk olduğu haller için düzenlenmiş bulunmaktadır.  Fuhuş maksadı ile barındırma fuhuş yapmaya karar veren ve ya fuhuş yapan kimsenin fuhuş eylemlerini devam ettirmesi maksadı ile bir yerde  tutulmasıdır[52]. Bu fiiller kapsamında fail mağdura kalacak yer sağlamakta bu aşamada temel ihtiyaçlarını gidermekte bu etkiler nedeniyle fuhuş yapmasına doğrudan etkide bulunmaktadır[53]. Barındırma fiillerinin belirli bir zaman dilimine yayılmış olması şarttır. Örneğin mağdurun bir ev, otel ya da başka bir mekanda bir gün tutulması barındırma fiilinin işlenmesine sebebiyet vermez. Koca’ya göre barındırma fiili kesintisiz bir suçtur[54]

Fuhuş İçin Yer Temin Etmek

Fuhuş için yer temini fiili kanunun 227. Maddesinin 2. Fıkrasında düzenlenmiş, 1. fıkrada bu fiile yer verilmemiştir. Yer temini fiillerinde fail fuhşun gerçekleştirileceği ortam konusunda taraflara  yol göstermekte, yeri sağlamaktadır. Barındırma fiilinden ayrı olarak yer temin etme fiili ani suç niteliğindedir. Fuhuş için temin edilen yerde bir kereliğine fuhuş yapılabileceği gibi, temin edilen yer sürekli bir fuhuş mekanı haline de gelebilir. Bu durum suçun oluşması açısından bir özellik arz etmemektedir. Kişilerin fuhuş yapabilmesi için bir villanın, apartman dairesinin ayarlanması, kendi evinin anahtarının verilmesi, pansiyon sahibinin bu özelliği bile bile odayı kiralaması gibi durumlar fuhuş için yer temin etme fiiline örnek olarak gösterilebilir.

Fuhuş İçin Aracılık Etmek

Fuhuş için aracılık etmek genel olarak “ fuhşa sürüklenen mağdur ile cinsel ilişkiye girmek isteyen kişilerin  buluşmalarının sağlanması” olarak ifade edilebilir[55].Fuhuş yapmak isteyenlerin mağdur ile failin maddi bir  menfaat olmadan buluşturulması durumunda da suç işlenmiş sayılacaktır. Bu nokta da karşılık bir önem arz etmemektedir[56] . Aracılık eyleminin karşılık gerektirmemesini belirtmemize rağmen yaşantıda genellikle aracılık adeta bir “simsarlık” şeklinde gerçekleştirilmektedir[57]. İnternet fuhuş suçları için en önemli araç rolünü oynamaktadır. Günümüzde de iletişim olanaklarının ilerlemesi ile birlikte kişiler özellikle aracılık fiillerini internet üzerinden ya da şifrelenmiş iletişim programları aracılığıyla gerçekleştirmektedir. Öğretide aracılık fiilinin tedarik fiileri ile benzeştiği ifade edilmektedir. Özellikle bu konuda Yaşar/Gökcan/Artuk aracılık fiilinde “failin aracılık ettiği mağduru tanıdığı” şeklinde bir ölçütü dile getirmektedir [58]. Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe ise bu ayrımın yapay olduğunu belirtmekte ve birbirini tanımayan kişiler arasında da aracılık fiillerinin gerçekleşebileceğini, tedarik ile aracılık fiillerinin birbirinden ayrılmasının her zaman mümkün olmadığını belirtmektedir[59]

Fuhşu Kolaylaştırmak veya Fuhşa Aracılık Etmek Amacıyla Hazırlanmış Görüntü, Yazı ve Sözleri İçeren Ürünleri Vermek,  Dağıtmak veya Yaymak Fiilleri

Açıklamakta olduğumuz fıkra 5237 sayılı Kanunun 227. Maddesinin 3. Fıkrasına 24.11.2016 tarihinde 6763 sayılı kanunun 18. maddesi ile girmiş bulunmaktadır. Fıkrada esasen fuhuş fiillerinin gerçekleştirilmesini kolaylaştıracak, fuhşu yaygınlaştırabilecek fiiller cezalandırılmaktadır. Yukarıda fuhşun yolunun kolaylaştırılması ve fuhşa aracılık fiillerini aktardığımızdan burada tekrar değinmiyoruz. Fuhşu kolaylaştırmak ve fuhşa aracılık etmek amacıyla oluşturulan malzemelerin ekseriya müstehcen içeriğe sahip olacakları kuşkusuzdur.

Fuhuş sektörünün günümüz itibariyle, özellikle teknolojik gelişmeler ve iletişim olanaklarının gelişmesiyle farklı boyutlara taşındığı söylenebilir. Fuhşun yaygınlaşması için günümüzde özellikle internet kullanılarak video, resimler oluşturulmakta, bu resimler arka plan uygulamaları, internet çerezleri gibi teknolojik imkanlar kullanılmak vasıtasıyla kişilerin görebileceği konuma getirilmektedir. Madde gerekçesinde kişilerin özellikle çocukların fuhşa yöneliminin engellenmesinin amaçlandığı dile getirilmekte ve maddenin hangi ihtiyaç üzerine ihdas edildiği belirtilmektedir. Gerekçede şu ifadelere yer verilmektedir: “ Son zamanlarda büyükşehirler başta olmak üzere bir çok yerde, cadde ve sokaklara üzerinde müstehcen resim ve telefon numaralarının bulunduğu fuhuş davetiyesi kartlarının atılması, bunların alenen gençlerin ve çocukların yoğun olarak mekanlarda bulunması fuhşu kolaylaştırıcı bir etki doğurmakta ve bu durum toplumda ciddi rahatsızlıklara sebebiyet vermektedir.”[60]

            Açıklanmakta olan fiiller soyut tehlike suçu niteliğindedir. Niteliği yukarıda sayılan ürünlerin kişilere verilmesiyle suç tamamlanır. Bu noktada kişilerin ayrıca fuhuş yapması suçun oluşması açısından gerekli değildir.  Suçun oluşumu bakımından bahsedilen ürünlerin failce tanınan bir mağdura verilmesi gerekli değildir. Failce tanınmayan bir kişiye mail yoluyla , ürünlerin gönderilmesi ile suç oluşmuş olacaktır. Gerekçede özellikle elektronik ortam alışverişleri ile de bu suçun işlenebileceği belirtilmektedir. Fıkrada tanımlanan fiiller müstehcenlik fiilleri ile benzerlik göstermektedir. Bazı durumlarda ilgili fıkra ile müstehcenlik fiilleri arasında fikri içtima ilişkisi kurulması gündeme gelebilir.

  • Tipikliğin Manevi Unsuru

            Fuhuş suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Taksirle işlenebileceği açıkça belirtilmediğinden bu suçun taksirle işlenebilme ihtimali yoktur.

            Öğretide Hafızoğulları/Özen’ e göre fuhuş suçu genel kast ile işlenebilir[61]. Dönmezer’e göre suç fuhuş yaptırma özel kastı ile işlenebilir[62]. Önder’e göre suç genel kast ile işlenebilir, ayrıca fuhuş suçu açısından kanun koyucu saike bir önem vermemiştir. Yazara göre suç olası kastla da işlenebilir[63]. Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe de bu suçun genel kastla işlenebileceğini ifade etmektedir[64]. Öğretide Malkoç’ ta suçun özel kast ile işlenebileceğini ifade etmektedir. Özel kast bulunmadığı durumlarda , koşulların varlığında diğer suçlar oluşabilir[65]

            Türk Ceza Kanunu sistematiğinde suç, kural olarak kasten işlenebilir. Kast suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.  Özel kastın arandığı durumlarda madde metninde “amaç” ve “maksat” tabirlerine yer verildiği görülür. Buna karşın fuhuş suçu kanaatimizce özel kast ile işlenebilen bir suçtur. Kişi de fuhuş yaptırma özel kastı olmalıdır. Örneğin fuhuş yaptırma amacı gütmeden kişilere evini veren kişi bu suçun faili olamaz. Bir küçüğü fuhuş yaptırmak amacı dışında barındırma eyleminde de şüphesiz ki suçun oluştuğundan bahsedilemez.

  • Fuhuş Suçunun Nitelikli Halleri

             Genel Açıklama

            Suçun nitelikli halleri kavramı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 61.  geçen, suçun oluşumunu etkilememekle birlikte faile suçun temel şekline nazaran daha ağır veya daha hafif yaptırım uygulanmasına neden olan haller olarak değerlendirilen durumlardır. Fuhuş suçu açısından faile daha az ceza verilmesini gerektiren bir nitelikli hal bulunmamaktadır. Aksine aşağıda ayrıntılı olarak sunulacağı üzere fuhuş suçunun nitelikli halleri cezayı arttıran hallerdir.

             Mağdurun Cebir Veya Tehdit Kullanılarak, Hile İle Veya Çaresizliğinden Yararlanılarak Fuhşa Sevki Veya Fuhuş Yapmasının Sağlanması

            Belirtilen nitelikli hal 227. Maddenin 4. fıkrasında işlenmektedir. Aşağıda fıkra metnindeki kavramlar ayrıntılı olarak açıklanmaktadır

            Mevcut düzenleme  İnsan Ticareti suçunu düzenleyen 80. Madde ile benzerlikler göstermektedir. İnsan ticareti suçu ile 227. maddenin 4. fıkrasında belirtilen fiillerin hazırlık hareketleri cezalandırılmaktadır. Bu noktada 80. Maddede belirtilen suçun oluşumu için kişinin mutlaka fuhuş yapmış olması gerekmez. Ancak kişi bu araç hareketler üzerine fuhuş yaptığında hem 80. madde yönünden hem de 227. madde yönünden ceza sorumluluğu doğacaktır

            Cebir (Zorlayıcı Kuvvet- vis compulsia)bir kişiye halen hissedeceği bir kötülük, tecavüz icrası suretiyle bu veya bir üçüncü kişinin iradesi ve davranışları üzerinde zorlayıcı bir etki meydana getirilmesidir[66]. Cebir fiilleri müstakil bir suç olarak 5237 sayılı yasanın 108. Maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Açıklanan fıkra açısından cebrin varlığı halinde kişiye ayrıca bu suçtan dolayı ceza verilmez. Bu yönüyle fiil bileşik suç niteliğindedir. Cebrin amacı mağdurun direncini kırmak ve fuhuş yapmasını sağlamak olmalıdır. Mağdurun bir yere bağlanması, kollarının tutulması cebir teşkil eden fiillerdir[67] Mağdura uygulanan cebrin direnci kırmanın ötesine geçerek yaralanmasına neden olması halinde  ayrıca fail kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır. Mağdura fuhuş yapması maksadı ile cebir uygulanan durumlar muhakkak ki mağdurun rızasının bulunmadığı zamanlardır. Bu sebeple mağdur ile cinsel ilişkiye giren kişi açısından Türk Ceza Kanunu’nun 102. Ve 103. Maddelerinde düzenlenen cinsel saldırı ve cinsel istismar suçları oluşabilecektir.

            Tehdit halinde, gerçekleşmesi failin isteğinin yerine getirilmemesi kaydına bağlı bir tecavüz, kötülük mağdura bildirilmektedir. Tehdidin konusunu, kişinin hayatının veya vücut bütünlüğünün tehlikeye maruz bırakılacağı­nın, suç teşkil eden belli bir fiilin işleneceğinin, genel olarak kullanılacağı­nın veya herhangi bir kötülüğün (haksızlığın) gerçekleştirileceğinin beyanı oluşturmaktadır[68]. Fuhuş yapmak istemeyen bir kişiye kendisinin öldürüleceği, yakınlarına ve onların malvarlıklarına ağır zararlar verileceğinin bildirilmesi bu fiillere örnek olarak gösterilebilir. Cebir suçu gibi, Tehdit suçu da 5237 sayılı kanunun 106. Maddesinde müstakil bir suç olarak düzenlenmektedir. Mağdura tehdit uygulanması durumunda , fırka düzenlemesi bileşik suç niteliğinde olduğundan ayrıca tehditten ceza verilmez

            Hile , belli bir olgu karşısında kişinin yanılgıya sevk edilmesidir. Hileyle kişinin belli bir hususta tasarruf özgürlüğü üzerinde doğrudan doğruya etkide bulunulmamaktadır. Ancak bu tasarrufun dayanağını teşkil eden olgular konusunda kişi yanılgıya sevk edilmektedir. Böylece hile, esasında kişinin belli bir olguya ilişkin bilgi birikimi üzerinde etkide bulunmaktadır. Hileye maruz kalan kişi, bu yanılgı sebebiyle, esasında irade etmeyeceği bir yönde bir tasarrufa bulunmaktadır[69]. Örneğin  mağdura film çekileceğinin söylenilerek ona fuhuş yaptırılması halinde bu nitelikli hal uygulanabilecektir[70]

            Çaresizliğinden yaralanmak, ifadesinden kasıt mağdurun içinde bulunduğu zor durumdan yararlanılarak, kişinin fuhşa sürüklenmesidir[71]. Bu noktada ilk anlaşılması gereken kişinin ekonomik olarak çok zor koşullarda bulunuyor olmasıdır. Bununla birlikte mağdurun önemle çözmesi gereken meselelerin tek hallediliş yolu olarak fuhşun gösterilmesi durumlarında da nitelikli hal uygulanacaktır[72]. Çaresizliğinden yararlanma fiillerinde fuhuş mağdura bulunduğu sıkıntılı durumlardan tek kurtuluş yolu olarak gösterilmektedir.

 Suçun Mağdura Olan Yakınlık İlişkisinden Yararlanılarak İşlenmesi

Açıklayacağımız nitelikli hal 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 227. Maddesinin 5. Fıkrasında şu şekilde ifade edilmiştir “Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların eş, üstsoy, kayın üstsoy, kardeş, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da kamu görevi veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Aşağıda fıkra metninde geçen kavramlar ayrıntılı olarak açıklanmıştır.

Eş, Türk Medeni Kanunu hükümleri gereğince resmi ve geçerli şekilde yapılmış nikaha dayanan ilişkinin tarafıdır. Nitelikli halin uygulanabilmesi için resmi nikah gereklidir. Üstsoy, Anne , baba ve onlarında ebeveynleri şeklinde geçmişe giden bir sıralama şeklinde ifade edilebilir. Evlat edinen, Türk Medeni Kanunu hükümleri gereğince geçerli bir evlat edinme ilişkisi sonrası fail ile evlat edinen arasında kurulacak ilişki şeklinde ifade edilebilir. Vasi, Türk Medeni Kanunu 405 ve devamı maddeleri uyarınca mahkemece atanan kanuni temsilcidir. Eğitici, mağdurun ders dışındaki konulardaki eğitimi ile ilgilenen kişidir. Öğretici, eğiticiden farklı olarak mağdurun okul gelişim süreci ile ilgilenen kişidir. Bakıcı, mağdurun bakımı ile ilgilenen kişidir, özellikle mağdurun yemek, temizlik gibi temel ihtiyaçlarını karşılar[73]. Fuhuş fiilleri sayılan yakınlıkta kişiler tarafından işlendiğinde failin cezası arttırılacaktır.

Koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler açısından ise özellikle failin mağdur ile yakınlık derecesi göz önüne alınmalıdır. Fail ile mağdur arasındaki akrabalık , gelenek ve görenekler dolayısıyla yakınlık, birlikte bulunma halleri örnek olarak verilebilir. Nitelikli halin uygulanabilmesi için failin var olan bu koruma ve gözetim ilişkisinin sağladığı kolaylıktan yararlanması gerekir. Örneğin, eniştenin baldızını, amca, dayı, teyze ve halaların yeğenlerini fuhşa sevk etmeleri durumunda eğer kişiler aynı evde yaşayıp yakın ilişki içerisinde iseler nitelikli hal uygulanacaktır[74]

Fiilin Kamu Görevi Veya Hizmet İlişkisinin Sağladığı Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle İşlenmesi

Kanunun 227. maddesinin 5. fıkrasındaki son nitelikli hal mağdur üzerinde kamu görevi ya da iş ilişkisi nedeniyle var olan nüfuzun kullanılarak, mağdurun fuhşa sürüklenmesi halidir. Kişinin salt kamu görevlisi olması veya mağdur ile arasında bir hizmet ilişkisinin olması bu nitelikli halin uygulanabilmesi için yeterli değildir. Kamu görevlisinin veya arada hizmet ilişkisi bulunan kişinin mağdur üzerinde bir nüfuzu, etkisi bulunmalıdır. Fail bulunduğu konum nedeniyle mağdur ile arasında oluşan egemenlik yetkisini kötüye kullanmalıdır. Bu nedenle eşit konumda kişiler arasında bu nitelikli hal uygulanamaz. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için hizmet ilişkisinin özel veya resmi olması arasında bir fark bulunmamaktadır. Bu yönüyle disiplin amiri pozisyonundaki bir müdür ile hizmetlisi arasında, bir patron ile işçisi arasında hizmet ilişkisinin varlığından söz edilebilir. Bu nitelikli hale örnek olarak öğretmen ile öğrenci ilişkisi, polis ile şüpheli ilişkisi, patron ile işçi ilişkisi, amir ve memur ilişkisi örnek verilebilir.

Maddenin  5. Fıkrası ile birlikte bir bütün halinde suçun daha kolay işlenebileceği durumlar cezalandırılmakla birlikte kanaatimizce fuhuş fiilleri sayılan kişilerce işlendiğinde daha yoğun bir haksızlık içeriğine de sahip olmaktadır.

  • Fiillerin Suç İşlemek Amacıyla Oluşturulmuş Örgüt Faaliyeti Çerçevesinde İşlenmesi

Kanunun 227. maddesinin 6. Fıkrasında düzenlenen suçun bir örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenme durumu son nitelikli hal olarak göze çarpmaktadır. İlgili halin aydınlatılabilmesi için suç işlemek amacıyla oluşturulmuş örgüt kavramını açıklamakta yarar görüyoruz

Türk Ceza hukukunda örgüt en az üç kişiden oluşan, kişilerin suç işlemek düşüncesi etrafında bir araya geldiği, bünyesinde belirli bir hiyerarşi bulunan fiili birleşmedir. Örgüt yapılanması niteliği itibariyle devamlılık arz eder. Sahip olunan hiyerarşi yapısı gevşek bir nitelikte sergileyebilir, ancak hiyerarşinin varlığı nedeniyle örgüt, üyeleri üzerinde hakimiyet tesis eden bir güç kaynağı durumundadır. Kişilerin bir arada suç işlemesi her zaman örgüte delalet kabul edilemez. Sayılan şartların yokluğu halinde örgütten değil olsa olsa bir iştirak ilişkisinden söz edilebilir[75].

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu 5237 sayılı kanunun 220. Maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Mezkur maddenin 4. Fıkrasında örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar için ayrıca cezaya hükmolunacağı bildirilmektedir. Örgütlü suçluluk, suçların daha kolay ve organize işlenebilmesine imkan sağlamaktadır. Günümüzde fuhuş fiillerinin bir örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesine sıkça rastlanmaktadır. Bu nedenle fuhuşla mücadele açısından bu yaptırım yerindedir. İlgili nitelikli halin uygulanabilmesi için örgütün fuhuş suçunu işlemek üzere kurulmuş olması gerekmez. Suçun salt suç işlemek amacıyla oluşturulmuş olan bir örgütçe, örgütlü şekilde işlenmesi nitelikli halin uygulanabilmesi için yeterlidir.[76]

Fuhuş Suçundan Ötürü Tüzel Kişiler Hakkında Güvenlik Tedbirleri

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 20. Maddesi gereğince Türk ceza hukukunda sadece gerçek kişiler fail olabilir. Madde gerekçesinde de bu duruma değinilmiş, tüzel kişilere ceza uygulanamayacağı ancak işlenen suç dolayısıyla tüzel kişiliğe güvenlik tedbirlerinin uygulanabileceği belirtilmiştir. Tüzel kişi “belirli bir ortak ve süreli amacı gerçekleştirmek ve başlı başına bağımsız bir varlığa sahip olmak üzere örgütlenmiş, hukuk düzeni tarafından kendilerine hukuk öznesi olma niteliği tanınan kişi ve mal topluluklarıdır”[77]

Türk Ceza Kanunu’nda , tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirleri kanunun 60. Maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna göre tüzel kişilere uygulanabilecek yaptırımlar “iznin iptali” ve “ müsadere” olarak sayılabilir. Bu tedbirler ancak özel hukuk tüzel kişilerine karşı uygulanabilir. Kaldı ki bu tür müeyyidelerin kamu tüzel kişilere uygulanabilme durumu kanunen bulunmamaktadır. Hukukumuzda özel hukuk tüzel kişileri, dernekler, vakıflar, ticaret şirketleri, sendikalar ve siyasal partilerdir[78]

Fuhuş suçu yönünden bir tüzel kişiye “iznin iptali” güvenlik tedbirinin uygulanabilmesi için, suçun organ veya temsilcilerinin iştirakiyle ve bu iznin verdiği yetkinin  kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi , işlenen suç üzerine ise mahkumiyet kararı verilmesi gereklidir. Burada işlenen suç ile verilen izin arasında nedensellik bağı olmalıdır. Diğer bir güvenlik tedbiri olan “müsadere” tedbirinin uygulanabilmesi için tüzel kişi açısından Türk Ceza Kanunu’nun 54. Maddesinde belirtilen koşulların oluşması gerekmektedir. Bu takdirde o suçla bağlantılı olan eşya veya maddi çıkarların müsaderesine karar verilebilecektir[79]. Sayılan güvenlik tedbirleri orantılılık ilkesi gözetilerek uygulanmalı özellikle iznin iptali yaptırımının uygulanması durumunda pek çok kişinin bu durumdan etkilenebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Son olarak tüzel kişi aleyhine güvenlik tedbirlerine her suç için değil, yaptırımın yalnızca madde metninde belirtildiği durumlarda hükmedilebilir.

  • Hukuka Aykırılık Unsuru

Hukuka aykırılık, eylemin tüm hukuk düzeni ile çelişmesi, tüm hukuk düzenine aykırılığı demektir[80]. Hafızoğulları/Özen’ e göre fuhuş fiillerini hukuka uygun hale getirecek bir hal bulunmamaktadır[81]. [82]. Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe’ ye göre fuhşun hukuka uygun olarak yapılması devlet kontrolünde olmasına bağlıdır. “Genel Kadınlar Ve Genelevlerin Tabi Olacakları Hükümler Ve Fuhuş Yüzünden Bulaşan Zührevi Hastalıklarla Mücadele Tüzüğü” Ve “Umumi Hıfzıssıhha Kanunu” ile fuhşun ne şekilde gerçekleştirileceği belirtilmiştir[83].

Anlatılanlar dışında fuhuş suçunda mağdurun rızasının bir önemi bulunmamaktadır. Diğer hukuka uygunluk nedenlerinin de fuhuş suçu açısından gerçekleşmesi mümkün görünmemektedir.

Suçun Özel Görünüş Şekilleri

Teşebbüs

227. maddenin 1. Fıkrası açısından, çocuğun mağdur olduğu durumlarda hazırlık hareketleri de tamamlanmış suç gibi cezalandırıldığından, 1. Fıkrada belirtilen fiillere teşebbüs mümkün değildir[84]. 227. Maddenin 2. Fıkrasında mağdurun yetişkinler olması açısından fiiller salt hareket suçu niteliğindedir. Kural olarak bu fiillere de teşebbüs mümkün değildir. Ancak icra hareketlerinin bölünebildiği durumlarda teşebbüsün gerçekleşebileceği söylenebilir. Kanunun 227. Maddesinin3. Fıkrasında belirtilen fiillerde salt hareket suçu niteliğindedir ve kural olarak teşebbüs mümkün değildir. Ancak icra hareketlerinin bölünebildiği durumlarda suça teşebbüsten söz edilebilir.

İştirak

Fuhuş fiilleri iştirak açısından bir özellik arz etmemekte, bu suça iştirakin her türlüsü mümkün görünmektedir.

İçtima

İşlenen suçta tek fiille birden çok hukuki yararın veya bazı koşullarla farklı fiillerle aynı hukuki yararın ihlal edilmiş olması suçların içtimaı olarak adlandırılmaktadır[85]

Öğreti ve uygulamada hâkim olan görüşe göre fuhuş fiillerinin teselsülü bünyesinde barındırdığı kabul edilmektedir. Bu sebeple mağdura birden çok kere fuhuş yaptırılması durumunda zincirleme suç hükümleri uygulanmayacak, faile tek bir ceza verilecek ancak fiiller kanunun 61. Maddesi uygulamasında cezanın belirlenmesi sürecinde dikkate alınacaktır .

Fuhuş suçunda fuhşa sürüklenen kişi adedi kadar suçun oluştuğu kabul edilmelidir. 227. maddenin 4. fıkrasında belirtilen , suçun cebir ve tehdit ile işlenilmesi nitelikli halinde bileşik suç hükümleri uygulanarak faile ayrıca tehdit veya cebir suçlarından ceza verilmez. Fuhuş fiillerinin mağdurları 15 yaşından küçük çocuklar ise cinsel istismar suçu oluşacağından failin cinsel istismar suçuna iştirak etmesi durumu ortaya çıkacağından fikri içtima hükümleri uygulanmalıdır. Fuhşa karşı rızası bulunmayan kişilerin fuhşuna aracılık edilmesi fiilleri ayrıca cinsel istismar ve cinsel saldırı suçuna sebebiyet verecek ve bu noktada fikri içtima hükümleri uygulanacaktır. Belirttiğimiz son iki durumda da dosyanın yargılama yapılmak üzere ağır ceza mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir.

  1. Tedavi ve Psikolojik Terapiye Tabi Tutulma

Kanunun 227.  maddesinin  2006 tarih ve 5560 sayılı kanunla değişik 8.fıkrasında “ fuhşa sürüklenen kişinin tedaviye veya psikolojik terapiye tabi tutulabileceği” belirtilmektedir. Kanun gerekçesinde bu tedavi ve terapinin özel bir güvenlik tedbiri olduğundan bahsedilmiştir. Türk Ceza Hukuku sisteminde 8. Fıkra yönünde bir güvenlik tedbiri bulunmamaktadır. Bu durum bir kolluk tedbiri olarak nitelendirilebilir[86]. Tedbire karar verme yönünde hâkime bir takdir hakkı tanınmıştır. Hâkim takdir hakkını mağdurun içinde bulunduğu duruma göre talep üzerine veya resen kullanabilecektir. Hâkim gerektiğinde ilgili durum ile alakalı, özellikle çocuklar söz konusu olduğunda bilirkişiden görüş alabilir.

  1. Yaptırım

227. maddenin birinci fıkrasında düzenlenen suçun müeyyidesi 4 yıldan 10 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır. İkinci fıkradaki suçun yaptırımı ise 2 yıldan 4 yıla kadar ve üç bin güne kadar adli para cezasıdır. 3. fıkrada belirtilen suçun karşılığı bir yıldan üç yıla kadar hapis ve iki yüz günden iki bin güne kadar adli para cezasıdır.

  1. Kovuşturma Usulü ve Görevli Mahkeme

Fuhuş suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı değildir. Fuhuş suçunda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir

  1. Dava Zamanaşımı

Fuhuş suçunun 1. Fıkrası açısından dava zamanaşımı 15 yıl, 2. ve 3. Fıkralar açısından  ise 8 yıldır. Dava zamanaşımının belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibariyle suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri de göz önünde bulundurulacaktır

Sonuç

Çalışmamızda fuhuş kavramı gerek hukuki gerekse sosyolojik olarak ortaya konularak birbirinden ayrılamaz iki disiplin açısından incelemelerde bulunulmuştur. Gerçekten de söz konusu fuhuş olduğunda salt ceza hukuku yaptırımları ile bu suçlarla yeteri kadar mücadele edilemeyeceği, fuhuş fiillerinin iktisadi yönlerden de incelenmesi ve bu alanda çeşitli tedbirler alınması zorunludur. Özellikle ülkemizde para karşılığı cinsel tatmin talebinde bulunulmasının suç olarak düzenlenmemiş olması bir eksikliktir. Fuhuş ile etkili bir mücadele için bu yönde bir düzenlemeye gidilmesi gerekliliktir. Kanun fuhuş suçunu düzenlediği 227. madde de fuhuş fiilleri için önemli müeyyideler öngörmektedir. Kişiler özellikle fuhuş fiilleriyle ekonomik kazanç sağladığından, bu durum ile mücadele için caydırıcı nitelikte adli para cezalarının hükmedilmesi bir zorunluluktur. Fuhuş fiilleri kanunda genel olarak soyut tehlike suçu niteliğinde düzenlenmiş ve çocuk fuhşu konusunda hazırlık hareketleri de tamamlanmış suç gibi kabul edilmiştir. Kanaatimizce yetişkin kişiler için de böyle bir uygulamaya gidilmesi gerekmektedir. Ülke ekonomisi ve toplumsal değerlere saldırı teşkil eden fuhuş fiilleri, mağdurlarının da gerek fiziksel gerekse ruhsal sağlıkları üzerinde olumsuz etkiler oluşturulduğundan ve fuhuş mağduru sayısı gün geçtikçe arttığından terapi ve tedavi için özel birimler oluşturulmalıdır. Fuhuş suç olmadığından madde metni ile içeriği arasındaki uyumsuzluk giderilmelidir.

Bu genel nitelikteki bilgilendirme yazısı Hatay Barosu avukatlarından İskenderun Avukat Hüseyin KÜSKÜ tarafından hazırlanmıştır.


[1] Yüksel ,Ahmet, Kur’an’da “Fuhuş” Kavramı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 11, Sayı 11,175-184, Sayfa 183

[2]http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.58f86e44da4229.45226371

[3] Dönmezer, Sulhi, Ceza Hukuku Özel Kısım Genel Adap Ve Aile Düzenine Karşı Suçlar, Yeniden Gözden Geçirilmiş Ve Genişletilmiş Beşinci Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1983, Sayfa 339

[4]Dönmezer, Sulhi, Sayfa 340

[5] Sancar, Türkan Yalçın, Türk Ceza Hukukunda Kadın, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2013, Sayfa 142

[6] Açıkalın, Nermin, Toplumda Fahişelik Kurumunun Vazgeçilmezliği Üzerine Mitler: Mersin Örneği, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt 1-4, Yaz Sayısı, 2008, Sayfa 14

[7] Yaşar, Osman/ Gökcan, Hasan Tahsin/ Artuç, Mustafa, Yorumlu, Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, Cilt 5 , Ankara, 2010, 6421

[8] Özbek, Veli Özer/ Kanbur, Mehmet Nihat/ Doğan, Koray/ Bacaksız, Pınar/ Tepe, İlker, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Genişletilmiş ve Güncellenmiş 6. Baskı, Seçkin Yayınevi, 2014, Sayfa  804

[9]  Dursun, Hasan, Fuhşa ve Fuhuş Hakkındaki Temel Türk Hukuk Normlarına Genel Bir Bakış, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2011(93), Sayfa 408

[10] Dönmezer, Sulhi, 1945, Sayfa 201

[11] Dönmezer, Sulhi, 1945 , Sayfa 202

[12] Akbulut, İlhan, İslam Hukukunda Suçlar ve Cezalar, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt 2003, Cilt 52, Sayı 1, Sayfa 168

[13] Dönmezer, Sulhi, 1945, Sayfa 204

[14] Dursun, Hasan, Sayfa 409

[15] Kalfa, Aslıcan, Eski Doğu Bloku Ülkeleri Kaynaklı İnsan Ticareti ve Fuhuş Sektöründe Çalışan Kadınlar, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2008, Sayfa 5

[16] Kalfa, Aslıcan, Sayfa 10

[17] Bolat, Gürbüz, Dünya’da ve Türkiye’ de İnsan Ticareti, Yüksek Lisans Tezi, Polis Akademisi Başkanlığı,Ankara,2005, Sayfa 64

[18] Uğurlu, Alev Sınar, Aka Gündüz’ün Kaleminden Fuhuşa Sürüklenen Kadınlar, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Yıl: 17, Sayı: 28, 2015/1, Sayfa 14

[19] Dursun, Hasan, Sayfa 425

[20] İlgili Antlaşmalar için 5237 sayılı Kanun’un 227. Maddesinin gerekçesine bakılabilir

[21] Hafızoğulları, Zeki / Özen, Muharrem, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler Topluma Karşı Suçlar, 2. Baskı,  Ankara, Eylül, 2016, Sayfa 354

[22] Önder, Ayhan, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 4. Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul,1994, Sayfa 589

[23] Dönmezer, Sulhi, Sayfa 361

[24] Dönmezer, Sulhi, Sayfa 374

[25] Dönmezer, Sulhi, Umumi Adab ve Aile Nizamı Aleyhinde Cürümler, 1. Cilt, Nur Basımevi, İstanbul, 1945, Sayfa 182

[26] Hafızoğulları, Zeki / Özen, Muharrem, Sayfa 323

[27] 1889 tarihli İtalyan Ceza Kanunu

[28] Erem, Faruk/ Toroslu, Nevzat, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Gözden Geçirilmiş 5. Baskı, Savaş Yayınları, Ankara, 1987, Sayfa 332

[29] Özbek, Veli Özer, Müstehcenlik Suçu, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2009, Sayfa 17

[30] Güriz, Adnan, Hukuk Felsefesi, Siyasal Kitabevi, 10. Baskı, Ankara, 2014, Sayfa 15

[31] Koca, Mahmut, İnsan Yağması(Sömürüsü) Suçu, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt 2003, Cilt 52, Sayı 2, Sayfa 145

[32] Hafızoğulları, Zeki / Özen, Muharrem, Sayfa 324

[33] Önder, Ayhan, Sayfa 583

[34] Dönmezer/ Sulhi, 1945, Sayfa 181

[35] Özbek, Veli Özer/ Kanbur, Mehmet Nihat/ Doğan, Koray/ Bacaksız, Pınar/ Tepe, İlker , Sayfa 806

[36] Yenidünya, A. Caner, İnsan Ticareti Suçu, Turhan Kitabevi, Ankara, 2007, Sayfa 67

[37]  Doğan, Koray, Göçmen Kaçakçılığı Suçu, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2008, Sayfa 39

[38] Gündel, Ahmet, 5237 Sayılı TCK’da Cinsel Saldırı-Cinsel İstismar-Cinsel Taciz-Rızaen Irza Geçme-Hürriyeti Kısıtlama-Alıkoyma-Fuhuş ve Müstehcen Yayın Suçları, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2009, Sayfa 236

[39] Özbek, Veli Özer, Sayfa 15

[40] Atalay, Ayşe Özge, Türk Ceza Hukukunda Fuhuş Suçu, Yüksek Lisans Tezi, Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2013, Sayfa 29

[41] Özbek, Veli Özer/ Kanbur, Mehmet Nihat/ Doğan, Koray/ Bacaksız, Pınar/ Tepe, İlker, Sayfa 806

[42] Parlar, Ali/ Hatipoğlu, Muzaffer, Asliye Ceza Davaları, Adalet Yayınları, Ankara, 2007, Sayfa 786

[43] Gündel, Ahmet, Sayfa 261

[44] Özbek, Veli Özer/ Kanbur, Mehmet Nihat/ Doğan, Koray/ Bacaksız, Pınar/ Tepe, İlker, Sayfa 807

[45] Önder, Ayhan, Sayfa 590

[46] Özbek, Veli Özer/ Kanbur, Mehmet Nihat/ Doğan, Koray/ Bacaksız, Pınar/ Tepe, İlker, Sayfa 809

[47] Önder, Ayhan, Sayfa 591

[48] Gözübüyük, Abdullah Pulat, Türk Ceza Kanunu Açıklaması, Cilt 4, Genişletilmiş 3. Baskı, Kazancı Yayınevi, Ankara, Sayfa 237

[49] Parlar, Ali/ Hatipoğlu, Sayfa 787

[50]http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.59009774b96652.62299677

[51] Parlar, Ali/ Hatipoğlu, Sayfa 787

[52] Gündel, Ahmet, Sayfa 261

[53] Özbek, Veli Özer/ Kanbur, Mehmet Nihat/ Doğan, Koray/ Bacaksız, Pınar/ Tepe, İlker, Sayfa 808

[54] Koca, Mahmut, Sayfa 158

[55] Parlar, Ali/ Hatipoğlu, Sayfa787

[56] Gündel, Ahmet, Sayfa 262

[57] Hafızoğulları, Zeki / Özen, Muharrem, Sayfa 356

[58] Yaşar, Osman/ Gökcan, Hasan Tahsin/ Artuç, Mustafa, Sayfa 6423

[59] Özbek, Veli Özer/ Kanbur, Mehmet Nihat/ Doğan, Koray/ Bacaksız, Pınar/ Tepe, İlker, Sayfa 808

[60] 2. Yasama Yılı, 26. Yasama Dönemi, 438 Sıra Sayılı Adalet Komisyonu raporu, Madde gerekçesi

[61] Hafızoğulları, Zeki / Özen, Muharrem, Sayfa 356

[62] Dönmezer, Sulhi,1983, Sayfa 373

[63] Önder, Ayhan, Sayfa  591

[64] Özbek, Veli Özer/ Kanbur, Mehmet Nihat/ Doğan, Koray/ Bacaksız, Pınar/ Tepe, İlker, Sayfa 814

[65] Malkoç, İsmail, Açıklamalı- İçtihatlı 5237 Sayılı Yeni Türk Ceza Kanunu, Malkoç Kitabevi, 2. Cilt, 2007, Sayfa, 1612

[66] Özgenç, İzzet, Türk Ceza Hukuk Genel Hükümler, Gözden Geçirilmiş ve Güncellenmiş 5. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, Sayfa 363

[67] Özbek, Veli Özer/ Kanbur, Mehmet Nihat/ Doğan, Koray/ Bacaksız, Pınar/ Tepe, İlker, Sayfa 810

[68] Sözüer, Adem, Tehdit Suçu, İstanbul Üniversitesi, Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt 54, Sayı, 1-4,1994, Sayfa  129

[69] Sözüer, Adem, Sayfa   126

[70] Özbek, Veli Özer/ Kanbur, Mehmet Nihat/ Doğan, Koray/ Bacaksız, Pınar/ Tepe, İlker, Sayfa 811

[71]  Özbek, Veli Özer/ Kanbur, Mehmet Nihat/ Doğan, Koray/ Bacaksız, Pınar/ Tepe, İlker, Sayfa 812

[72] Malkoç, İsmail, Sayfa  1611

[73] Özbek, Veli Özer/ Kanbur, Mehmet Nihat/ Doğan, Koray/ Bacaksız, Pınar/ Tepe, İlker, Sayfa 813

[74] Parlar, Ali/ Hatipoğlu, Muzaffer, Sayfa 789

[75] Gültaş, Veysel, 5237 Sayılı Kanunda Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma Suçu Ve Etkin Pişmanlık, Bilge Yayınevi, Ankara, 2008, Sayfa 21

[76] Malkoç, İsmail, Sayfa 1612

[77] Kangal, Zeynel T, Tüzel Kişilerin Ceza Sorumluluğu, Seçkin Yayıncılık, 2003, Sayfa 181 

[78] Dural, Mustafa/ Öğüz, Tufan, Kişiler Hukuku, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2013, Sayfa 228

[79] Parlar, Ali/ Hatipoğlu, Muzaffer, Teşebbüs-İştirak-İçtima ve Yaptırımlar, Kazancı Yayınevi,2005, Sayfa 488

[80] Centel, Nur/ Zafer, Hamide/ Çakmut, Özlem, Türk Ceza Hukukuna Giriş, Yenilenmiş ve Gözden Geçirilmiş Sekizinci Bası, Beta Yayınevi, İstanbul, Sayfa 275

[81] Hafızoğulları, Zeki/ Özen, Muharrem, Sayfa 356

[82] Yaşar, Osman/ Gökcan, Hasan Tahsin/ Artuç, Mustafa, Sayfa 6423

[83] Özbek, Veli Özer/ Kanbur, Mehmet Nihat/ Doğan, Koray/ Bacaksız, Pınar/ Tepe, İlker, Sayfa 814

[84] Özbek, Veli Özer/ Kanbur, Mehmet Nihat/ Doğan, Koray/ Bacaksız, Pınar/ Tepe, İlker, Sayfa 814

[85] Centel, Nur/ Zafer, Hamide/ Çakmut, Özlem, Sayfa 492

[86] Hafızoğulları, Zeki/ Özen, Muharrem, Sayfa 361

Facebook
Twitter
LinkedIn
Pinterest
Email

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İçeriklerin izinsiz kopyalanması, paylaşılması yasaktır!